16 Eylül 2013 Pazartesi

MEZOPOTAMYA HİKAYELERİ

MEZOPOTAMYA HİKAYELERİ
Yazar: Hasan Eken
Postiga Yayınları
Sayfa Sayısı:128
Yazarı hakkında pek bir bilgim yoktu kitabı aldığımda.. Almamda etkili olan kitabın adı ve tabi ki kapak resmi oldu.
Bir dönem Diyarbakır'da yaşamamın etkisi de yadsınamaz tabi ki..:)
Adından da anlaşılacağı gibi kitabımız kısa kısa hikayelerden oluşuyor... Hikayeler sürükleyici ve gerçekmiş gibi anlatışmış.. Ben gerçek olduğuna inanıyorum..:)  Çünkü Diyarbakır'da yaşadığım dönem bunlara benzer hikayeler  herkesin dilindeydi...
Kitap da yöresel ağız kullanılmış.. Fakat söylenişte ki farklılıklar dipnotlarda açıklanıyor.. Mezopotamya bölgesi için söylenecek pek bir söz yoktur zaten.. Muhteşem bir coğrafya ve hakkı verilemeyen topraklar...
Beğenerek okudum ve hatta yaşadım diyebilirim..

Fotoğrafta arka kısımda gözüken kale Van kalesi... 

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ
Yazar:Khaled Kosseını
Yayınevi: Everest
Çeviri:Püren Özgören
Sayfa Sayısı:430
‘’Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin;
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi’’
Uçurtma Avcısı kitabı ile bağımlısı olduğum yazarın ikinci kitabı… Yazarın belki ilk kitabı kadar güzel harika bir eser… İki kitabı da çok beğendim… Tema bu sefer yine aynı dönemin kadınlar üzerinde ki etkisi bakımından ele alınmış… Din uğruna ,birazda  mecburiyetten olan küçük yaştaki evlilikler, hayallerin yıkılması ,  hayallerin yeni kuşağa aktarılmak istenmesi, yaşanan hüzün , dostluk gene harika işlenmiş. Arka temadaysa neredeyse aynı dönem …Günümüze 20-30 yıl kadar yakınlaşılmış…  Sovyetlerin' in istilası değil, rejim değişikliği sonucu istilanın sona ermesi ve Amerikanın da Afganistan’a yardım göndermek için pek bir nedeninin kalmadığı ve özgürlük beklerken bu sefer de iç çatışma ve öncekinden belki daha da büyük sarsıntılar…
Ve bu kargaşada yolları kesişen iki kadın….

Kesinlikle okunması gereken bir baş yapıt…

Bir kaç alıntı..:
''.. Leyla durdu, el sallayan, sonra duvarın dibinden ayaklarını sürüye sürüye arka avluya geçen, Azize'nin kekelemesini, fay kırılmalarıyla ilgili söylediklerini düşündü; derinlerde şiddetli çarpışmalar yaşanırken , bizim yüzeyde nasıl yalnızca hafif bir titreme hissettiğimizi..
'' Hep kuzeyi gösteren bir pusula ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da mutlaka bir kadını işaret eder...''